Subscribe:

29 Temmuz 2012 Pazar

Yeşillerin Dili


Uygar dünyanın aç gözlü yaratıkları! Hadi kirletin, kırın, yıkın, yakın doğayı, şatafatlı yaşamlarınız için. Giderek daha alıcı ve bencil oluyorsunuz; verdiğiniz her şey, su bile kendi çıkarlarınız için.

Canlıların yaşamak için tek bir amacı vardır: Üremek ve gelecek nesillerini güvenli bir yarına hazırlamak..

Bazı kuş türleri, ortamlarındaki besine göre ürerler. Besin çoksa; bütün üyeler, azsa; bazı güçlü üyeler üremeye katılırlar. Böylece yeni nesillerini açlığa terketmezler.

Kurak bölge toprağını, yağmur; birkaç saat yağarak su ile öyle doyurmalı ki; bazı tohumlar çimlenebilsinler. Zira bazı kurak bölge tohumlarının kabuklarında çimlenmeyi önleyen hormonlar yapışıktır ve onlar ancak bir kaç saat yağan sağanakla kabuktan sökülüp,suyla akıp giderler. Yoksa; azıcık ıslanan toprağa güvenip de çimlenmek nesillerinin kuru sonu olur.

Daha pek çok canlı evrimlerinde başarılı olup, size kadar gelebilmişler. Siz ise; bu atasal davranışlara karışık beyninizde doğru dürüst bir yer ayıramamışsınız. Öyle bir yere geldiniz ki; pek çok korkunç hastalığı iyileştirebiliyor,hastalarınızı, yaşlılarınızı yaşatıp, sağlıklı ve genç olanlarınızı savaşlarda öldürüyorsunuz.

Bakteri genlerini alıp, sebze, meyve, tohum olarak tükettiğiniz besinlerinize ekliyorsunuz. Onları böcekler yiyemiyor,eklenen gen, onları yaptığı toksık etkiyle (zehir) öldürüyor.Böylece sizler, sırım gibi düzgün mısırları farkında olmadan afiyetle yiyorsunuz. Bunların sizlerin genlerinde yaptığı hasarları hiç sorgulayamıyorsunuz. Bu GDO'lu (genetiği değiştirilmiş organizmalar) besinler bebek mamalarınıza kadar giriyor. Hiç bilmiyorsunuz. Ayrıca bu ürünler diğer tarlalardaki doğal ürünlerini de tozlaşmayla bozuyor. Böylece siz doğal yaşamı da olumsuz yönde etkiliyorsunuz. Böcek öldürücü ve gübre olarak bitkilere verdiğiniz kimyasallarla toprağı, suyu kirletiyorsunuz.

Ne sanıyorsunuz kendinizi zavallı mutant tür? Sizi böyle bencil ve saldırgan yapan, o içinizdeki akıl almaz ölüm korkusu.“Bir gün nasılsa bitecek, günümü gün edeyim“ diyorsun. Sen, atalarınla çocukların arasındaki köprüsün. Bitmiyorsun ki, aksine sürüyorsun. DNA’n genç bedenlere geçiyor. Atalarından aldıklarınızı nesillerinize devrediyorsunuz. Aktardığınız genlerinizin geleceğini düşünün. Onlara, havasız, susuz, besinsiz kirli bir dünya bırakacaksanız; üremenizi hemen durdurun. Kendiniz için yaşayın ve yokolun. Defolun gidin dünyadan.

Ağacın dibinde yatan adam irkilerek uyandı. Rüyasında bir dal, yüzüne eğilip neler neler demişti.Yattığı yerden başının üzerinde sarkan dalı çekti, tuttu avuçlarında okşar gibi: Ne kadar düzenlisin, hiç bir yaprağın bir alttakine gölge vermiyor. Sanki birbirinizi düşünüp, saygılı bir kuralla sıralanmışsınız. Tok ve özgür yaşam akıyor damarlarınızda. Suyu ve bizim attığımız kirli havayı alıp(karbondioksit) , ışıkta besin ve temiz hava(oksijen) üretiyorsun. Böylece hem kendini hem de diğer canlıları besliyorsun. Çiçek çiçek amaçlanmış yaşamınız. Böcekleri çekiyor türlü renk ve kokularınız. Onlara balözünüzü sunarken, polenlerinizi(çiçek tozu) onlarla gönderiyorsunuz türdeşlerinize. Bu ne soylu davranış, ne ince mantık. Yaşadığın her ortama uymuşsun. Denizlerden çöllere kadar. Tohumların birer evrim harikası. Kimi kanatlı, kimi paraşütlü uçar gider denizlerin üzerinden adalara, kimi namludan çıkan kurşun gibi fırlar yüzlerce metre öteye, kimi sert kabuklu, zarar görmeden geçip gider hayvanların sındirim sistemlerinden. Toprağı, suyu, havayı bulduğu yerde çimleniverir incir gibi. Sonra yaprak yaprak olup güneşi, saçak saçak olup suyu arar. Gereksinimleriniz ne kadar az ve ürünleriniz ne kadar çeşitli. Asalaklardan başka hiç bir sorununuz yok.

Elinde dal yeniden uykuya dalıverdi adam. Eğilmiş dal sıyrılıverdi avuçlarından bütününe doğru. Yeniden konuşmaya başladı: „Eğer kendinizi diğer canlılarla aynı düzeyde düşünebilirseniz, sizi onlardan ayıran farkın; DNA molekülündeki bir kaç harf değişikliği olduğu alçak gönüllülüğüne varabilirseniz, doğayı gözleyin yeter. Onların ince ve güzel davrannışları, kavgaları bile gelecek nesillerinin yaşam haklarına saygıdır.

Siz bu duyguyu duyamadığınız sürece kendinizi yokettiğiniz gibi doğal yaşamı da yok edeceksiniz. Devam etmek istiyorsanız eğer: Bilim ve teknolojiyi çıkar guruplarının ellerinden alın..Onları akıl ve mantık sınırlarında yönetin. Bütün silah fabrikalarını kapatın. Havayı, suyu,toprağı kirletmeyin ve en önemlisi üremenizi denetleyin. Nazım'ın dediğine benzer: yaşayın tek hücreniz gibi özgür, dokularınız, organlarınız gibi kardeşcesine, sonsuza dek.

İstemeye istemeye uyandı adam. Doğruldu. Çiçek tozları uçup gitti yanından aceleleri varmış gibi. Bir iki yağmur damlası düştü yüzüne. Ağaca bakıp:”korkma” dedi.

“Sağnak başlamadan gidecekleri yere ulaşırlar.”

Rüyada iletişim kurduğu o suskun, soylu yeşile hayran hayran baktı ve utandı, çok utandı türdeşleri adına.

İzmir TEMA Vakfı Gönüllü Eğitim Sorumlusu Merih YÜCEL




9 Temmuz 2012 Pazartesi

Buse Terim, Begüm Akdoğanlar ve BEGART'ı Boykot Ediyoruz!


Tasarımlarında egzotik hayvan derilerini kullanan BEGART markasını,
Marka sahibi Begüm Akdoğanlar'ı,
Sosyal medyada markanın reklamını yapan Buse Terim'i,

Kendilerine konuyla ilgili bilgilendirme yapıldığı halde umarsız tavırlar takınmalarından ve YAŞAM HAKKINA SAYGI duymadıklarından dolayı

BOYKOT EDİYORUZ VE SİZLERİ DE TEPKİ VERMEYE DAVET EDİYORUZ.



Egzotik hayvan derisi nasıl üretilir biliyor musunuz?

Derisi kullanılacak hayvanlar, derileri tek parça halinde çıkabilsin ve zarar görmesin diye:

Anal ve vajinal yoldan elektrik verilerek,
Bogularak,
Boyunları kırılarak,
Dövülerek,
Başları kopartılarak ÖLDÜRÜLÜYORLAR!

Resimleri takipçilerimizi daha fazla üzmemek adına koymuyoruz.
Eğer mideniz kaldırabilecekse aşağıda videosu var:












3 Temmuz 2012 Salı

Komşunun Bahçesine Giren Köpek Öldürülebilecek mi?


Sevgili Arkadaslar,

Enteresan bir sekilde "Komsu bahcesine giren kopek oldurulecek" diye lanse edilen Borclar Kanunu maddesi, ne yazik ki simdiden "insanlarin komsularini tehdit etmelerine" sebep olmaya basladi.

Lutfen asagidaki yaziyi okuyun, bu sekilde HEDEF gosteren KASTI ASAN yorumlarin topluma yogun bicimde verilmemesi icin basina yazi yazin. Basin tiraj ve sansasyon icin bunu pompaliyor. Zaten kanun maddesi icin "hayvanlarin" degil, "sahibinin cezalandirilmasi" konusunda daha onceden de muracaatlarimiz vardi. Isteyen bu konuyu da ayrica yazabilir.

___________________________________________________________________


Degerli Basinin Bilgisine, 

Son gunlerde basinda "Yeni Borclar Kanununa gore artik insanlar bahcelerine giren komsu kedi ve kopegini oldurme hakkina sahip olacakmis" seklinde haberler yer almaktadir, Toplumda hayvan dusmanlarini "hayvanlari oldurmeye", hayvan severleri ise adeta "galeyana" getirmeye yonelik bu ifadeler gercekleri yansitmamaktadir.
           
Cunku:
           
1. Kisinin tarlasina yani gayrimenkulune girip zarar veren hayvan icin, 
"bir kimsenin zilyetliginde bulunan bir  tasinmaza hayvanlarin zarar vermesi halinde hal ve maslahatin bunu gerektirmesi koşuluyla hayvanı OLDURME hakki" ifadesi, 1926 yilindan simdiye kadar gecerli olan Borclar Kanunun 57. maddesinde ZATEN vardi. Bu yeni bir ifade degil ve Borclar kanununda daha ziyade tarlalara giren ciftlik hayvanlarinin verdigi zararlari onlemeye yonelik olarak kanun yapici tarafindan konmustur.
           
2. Bu eski yasadaki "oldurebilir" ifadesi, Temmuz ayinda yururluge girecek olan Borclar kanunun 68. maddesinde “durum ve koşullar haklı kılıyorsa hayvanı diğer yollarla etkisiz hale getirebilir” seklinde degistirilmistir.            
           
3. Yani eskiden var olan "oldurme hakki", yeni degisen yasada "etkisiz hale getirme" ifadesi ile tanimlanmistir. Yani bir deyisle oldurmeyi zorlastirmistir. Her ne kadar "oldurebilir" ifadesi kaldirilmissa da, bu sekilde yoruma acik ifade degil, kesinlikle oldurme olmayacagini belirten hukum seklinde olmaliydi.
           
4. Hayvan denince akla sadece KEDI-KOPEK gelmemelidir. Zaten bir insanin evindeki kedi veya kopegin, komsunun tarla veya bahcesine girmesi ender gorulen dusuk bir  ihtimaldir. Yasadaki bu hukum, genel olarak ZİRAAT yapilan tarim ve hayvancilik bolgelerinde, inek, koyun, dana gibi hayvanlarin, etrafi cevrili olmayan tarla ve bahcelere  girerek ekine, mala zarar vermelerini onlemek icin konmustur. 

Sonuc olarak,  BORCLAR KANUNU iceriginde, daha ziyade tarim yapilan ekilen bicilen tarla ve bahcelere girerek zarar veren ciftlik hayvanlarina karsi onlem olarak konmus bir maddeyi "Komsu bahcesine giren kedi ve kopekler oldurulecekmis" seklinde topluma sunmak, insana yakin yasadigi icin zaten surekli eziyet  goren kedi-kopeklere, "bu tur haberlerden cesaret alan kotu insanlar tarafindan" daha cok vahset uygulanmasina sebep olacaktir.
           
Ayrica, yeni kanunda "oldurme" sozunun kalkmasini bir gelisme olarak kabul ediyoruz.Fakat "etkisiz hale getirmenin de" cercevesi net bir sekilde cizilmeliydi, oldurme olmayacagi acik ve net olarak ifade edilmeliydi kanaatindeyiz. Cunku ciftlik hayvanlarinin da yasam haklari vardi. Hayvan kendi dogasi icinde girebildigi her alana girer. Burada cezalandirilmasi gereken hayvan degil, tedbirleri almayan hayvan sahibidir.
           
Siz degerli basin mensuplaridan da, haber ve yorumlarda, kotu niyetli insanlari, hayvanlari oldurme konusunda cesaretlendirecek olan bu yanlis degerlendirmenin yapilmamasi hususuna onem vermenizi rica ediyoruz.
                                  
Saygilarimizla...
                                             
Nesrin Citirik
                   
HAYTAP Hayvan Haklari Federasyonu Baskan Yardimcisi
                                  
DOHAYKO Genel Sekreteri