Subscribe:

14 Mayıs 2012 Pazartesi

Sağlıklı Yaşam için Bitkisel Proteinleri Tercih Edin


Bitkisel proteinleri tercih edin
Çin'de yapılan bir araştırma hayvansal yiyeceklerin tüketimi arttıkça kanser oluşumunun da arttığını, hayvansal proteinin de bu oluşumda etkin rol oynadığını ortaya koyuyor
Proteinler vücudumuzun gereksinimi olan kaloriyi sağlayan üç temel besin maddesinden (protein, karbonhidratlar, yağlar) biridir. Yanlış bir inanış olarak çoğu kişi yeterli protein almak için hayvansal ürünlerin gerekli olduğunu düşünür. Oysa proteinin yanı sıra VMF(vitamin, mineral, fitokimyasal) & Lif bakımından hayvansal ürünlere göre çok daha zengin olan bitkiler, en üstün yiyeceklerdir ve bitkilerde insan için gerekli tüm amino asitler (proteinlerin yapı taşları) vardır.

Çok önemli bir özellik de bitkisel proteinlerin kolekstrolü azaltmasıdır. Oysa hayvansal proteinler kolesterolü arttırmaktadır. Az yağlı süt ürünleri ve beyaz tavuk eti bile kolesterolü arttırmaktadır. Yağsız bir diyete rağmen kolesterolü düşmeyen kişilerin çoğunun, hayvansal ürünleri kestikten sonra kolesterolleri normalleşmektedir. Etin kalorisinin çoğu yağdan kaynaklanır. Yeşil sebzelerde ise çoğunlukla protein vardır. Örneğin, 100 kalorilik ette 5,4 gram protein vardır. Oysa 100 kalorilik brokolide 11,2 gram, kıvırcık salatada 11.6 gram, lahanada 9,5 gram protein vardır. Bol miktarda yeşil sebze ve baklagiller yediğinizde yeterli protein (günde 4070 gram) alırsınız. Tüm bitkisel besinler protein, yağ ve karbonhidrat içerir.

Meyveler ve nişastalı sebzeler (patates, mısır, havuç, kestane) daha çok karbonhidrat, az miktarlarda da protein ve yağ içerir. Yeşil sebzelerin yarısı protein, diğer yarısı yaklaşık eşit oranlarda yağ ve karbonhidrattır. Fasulye ve baklagillerin yarısı karbonhidrat, diğer yarısı yağ ve proteindir. Etler, süt ürünleri ve yağlar, kalorisi bol besinler olduğundan doyuncaya kadar değil, az miktarlarda, açlığı yatıştıracak ölçülerde bile yenseler fazla kalori alımına neden olurlar. Oysa VMF & Liflerden zengin bitkisel besinler, fazla kalori almadan doymamızı sağlar.

Aslında çok az yağ içeren bir diyet uygulandığında; karbonhidratı yağa dönüştürmek için çok kalori harcandığından, vücutta yağ depolanması olmaz. Çünkü glikozun vücutta yağa dönüşmesi için karbonhidrattan alınan kalorilerin yüzde 23'ü harcanır. Oysa yiyecekteki 100 kalorilik yağ, sadece üç kalori harcanarak kolayca vücut yağına dönüşür. Hücrelerin protein depolama sınırı vardır. Bu sınır aşıldığında amino asitler, yağa ya da glikojene dönüştürülerek depolanır. Diyette hiç protein bulunmadığında vücut proteinlerinin bir bölümü amino asitlerine yıkılır. Bu yıkımı önlemek için günde en az 2030 gram protein alınması gerekir.

Çin'de yapılan kapsamlı bir araştırma hayvansal yiyeceklerin tüketimi arttıkça kanser oluşumunun da arttığını, sadece hayvansal yağın değil, hayvansal proteinin de bu oluşumda etkin rol oynandığını ortaya koymuştur.

KALP HASTALARI DİKKAT
Çin'deki araştırma vejetaryen toplumlarda kalp enfaktüsünün hiç olmadığını; yiyeceklerinin çoğunluğu doğal bitkisel, yüzde 10'undan azı hayvansal besinler olan toplumlarda ise nadiren görüldüğünü kanıtlamıştır. Kendinde ya da aile büyüklerinde kalp hastalığı olanlar, en iyisi tüm hayvansal ürünlerden kaçınmalıdır. Çin araştırması et ve süt ürünlerinden kaçınanlarda kanser, kalp damar hastalığı, diyabet ve obezite oranlarının düşük olduğunu ortaya koymuştur. Fazla hayvansal protein tüketimi osteoporoz riskini de arttırmaktadır.

Osteoporozun az kalsiyum alımı ile değil; idrarla aşırı kalsiyum kaybına yol açan bir çok beslenme faktörüyle ilişkili olduğu saptanmıştır. Hayvansal proteinler, tuz, kahve, rafine şeker, sigara, alkol, A vitamini tamamlayıcıları, bazı ilaçlar (antibiyotik, tiroid hormonu, steroidler, alüminyum içeren mide ilaçları) idrarda kalsiyum kaybına neden olurlar. Bitkisel proteinler asit üretmedikleri için kalsiyum kaybına yol açmamaktadır. Oysa hayvansal ürünlerde bulunan sülfür, bazı amino asitler kanda ve idrarda fazlaca asit oluşumuna neden olur. Böylece asidi nötralize etmek için kemiklerden kalsiyum çekilir ve idrarda fazlaca kalsiyum atılır. Araştırmacılar yeterli kalsiyumu sebzelerden alabileceğimizi kanıtlamaktadır.

Yeşil sebzeler, baklagiller, susam, portakalda bol kalsiyum vardır. Osteoporoz çok süt tüketen ve hayvansal ürünlerden yüksek miktarlarda kalsiyum alan ülkelerde daha yaygın görülmekte, günlük kalsiyum alımı çok daha düşük (250900 mg) olan Çin'de ise görülmemektedir. Meyve ve sebzeler hayvansal proteinlerin oluşturduğu asit yükünü ve kalsiyum kaybını azaltır. Kalsiyum tamamlayıcıları almak, kalsiyum kaybını dengeleyebilir. Ancak kalsiyum kaybına neden olan etmenleri de ortadan kaldırmak gerekir. Eskimolar; yedikleri yumuşak balık kılçıklarından yaklaşık günde 2000 mg kalsiyum aldıkları halde, çok fazla hayvansal protein tükettiklerinden dünyadaki en yüksek kalça kırığı oranına sahiptir. 



Kaynak: Sabah Gazetesi



0 yorum:

Yorum Gönder