Subscribe:

12 Ekim 2012 Cuma

Katliamın bayramı olur mu?




PROF. DR. HÜSEYİN HATEMİ :  “Kurban” kelimesi, bugün kullandığımız “kesimlik hayvan, kurbanlık” anlamını taşımıyordu
1- Kur’an-i Kerim’e göre Yeryüzünde (Arz) insanlık için ilk kurulan ma’bed Ka’bedir, ilk Evdir, Beyt-ul-Atıyk’dir. (Al-i İmrân,3,92). İslami rivayetlere göre, Adem (A.S), Kabe’nin inşasından (M.Ö 5593 yılı, 10 Eylül günü ) kırk yıl sonra da Jerusalem (Kudüs) deki Beytul- Mukaddes’in ilk şeklini inşa etmiştir.
2- Hazret-i İbrahim (A.S), miladdan önce 1700 yıllarında, oğlu İsmail’i (A.S) Nuh (A.S) devrindeki Tufan’da - MÖ 4500 civarı - harab olmuş Ka’be’nin yanına, daha sonra doğacak oğlu İshak’ı (A.S) da Kudüs’e yerleştirdi ve onlarla birlikte bu iki mabedi ihya etti.
3- İslam’ın son peygamberi (S.A) tebliğe başladığı sırada Ka’be yerinde idi, fakat putlarla doldurulmuş durumda idi. Kudüs’deki Ma’bed, Süleyman Ma’bedi olarak ihtişamlı bir dönem geçirmiş, Babil esareti döneminin başlangıcında yıkılmış, Perslerin ilk imparatoru Daryuş’un desteğiyle (Büyük Kuruş) yeniden inşa edilmiş, Romalılar’ın hakimiyeti döneminde, Hazret’i Mesih’in (A.S.) gözlerden uzaklaşmasından sonra - MS.66- bir isyan sonucunda tekrar harab edilmiş, o yöreye bazı hristiyan kiliseleri yapılmıştı. Daha sonra da bu bölgede Mescid-i Aksa inşa edilecekti. İslai kanaatlere göre, böylece Mescid-i Aksa da Adem’in (AS.) inşa ettiği ikinci Mabed’in devamı demek oluyordu.
4- İslam, Beyt-ul-Atıyk’in açılışı sırasında 10 Eylül’ü karşılayan 10 Zilhicce gününü-Yeryüzü’nde Medeniyet’in başladığı, İlahi Sevgi Mabedi’nin insanlığa açıldığı gün olarak, insanlığın ve İslam’ın en büyük bayramı diye nitelendirdi. Bu Adem’in (AS.) Yeryüzü’ne , 1 Ekim M.Ö. 5594’te indirildiği Arafat Tepesi’nden , İbrahim ve İsmail’in peygamberlik imtihanları yeri olan Mina’ya ve oradan Kabe’ye , çok sembolik Hacc İbadeti’nin gerçekleşeceği gün olacaktı.
5- Museviler, Adem’in Yeryüzü’ne indirildiği 1 Ekim gününü değil, Adem’in o yöre insanlarına ilk tebliği yaptığı 10 Ekim (10 Tişri, Aşura) gününü Yom-i Kipur (Yevmi Kebir) saydılar. İslam Peygamberi M.S. 680’de, Kerbela’da, insanlık şehidi Huseyn’in, sevgili torununun şehid edileceğini biliyordu. (10 Ekim 680). Bu sebeple, bugün değil, Kabe’nin açılışı günü Büyük Bayram oldu.
6- “Kurban” kelimesi, bugün kullandığımız “kesimlik hayvan, kurbanlık” anlamını taşımıyordu. İlahi sevgiyle yapılan her iyi davranış ve özellikle ihtiyaç sahiplerine verilen geçimlikler, “Allah’a yaklaşma vesilesi” anlamında “kurban” olarak niteleniyordu. Akraba, karib, kurbet, takriben... gibi kelimelerde olduğu gibi, bu kelimede “Allah’a yaklaşma niyeti” vardı.
7- Hacc merasimi sırasında, o devrin imkânsızlıklarıyla, yoksul hacıların çölde aç ve perişan kalmamaları için, üreme ve üretme kabiliyetinden kesilmiş, fakat Mina’ya, Arafat’a kadar yürüme gücü olan yaşlı hayvanların Hacc sadakası olarak birlikte götürülmeleri ve Mina’da kesilmelerine - biribirlerinin kanı kokusunu almaksızın, gözleri bağlanarak, eziyet edilmeyerek- cevaz verilmişti. (Hacc Suresi). Hacc’a katılamayacak olanlar da bütün ailenin bir aylık yiyecek masrafının üçte birini, diğer bir deyişle on günlük mutfak masraflarını “hedy” (sadaka, hediye, bağış, kurban) olarak yoksullara verebilirdi. Ramazan Bayramı’ndaki bir günlük mutfak masrafı (Filtre), Kurban Bayramı’nda on güne çıkıyordu.
8- İsmail’e (AS.) bedel gökten koç indirildiğinde korkunç uydurmanın da aslı yoktur. İbrahim asla oğlunu kesmeye yeltenmemiş, sadece rüyasında bunu görmüş (Saffat Suresi) bunun sınav olduğunu anlamış, oğlu elinden alınırsa Allah’a sevgisinin sarsılmayacağını oğluyla birlikte Allah’a arz etmiş, gökten koç filan indirilmemiş, Allah’a “biz İsmail’i (O’nu) Büyük Kurban ile fidyelendirdik” ayetiyle Huseyn’e ve Kerbela’ya işaret buyurmuştur.
9- Kevser Suresi’ndeki “v’enhar” emri de, Resulullah’a (SA) Huseyn’i hatırlatmaktadır. “Hayvan, deve boğazla!” anlamıyla asla ilişkisi yoktur. Nitekim Kevser de Fatıma’nın (SA.) simgesidir.
10- Fasidlerin, kötü niyetlerinin dillerinden kurtulmaya imkân yoktur. Ne var ki ben de doğruyu açıklamakla yükümlüyüm:
a- Bir daha tekrarlıyorum Ben Kurban Bayramı Kavurma Şölenidir, Aşure Matemi de Aşure Festivalidir” demiyorum, “siz bu günleri bu hale soktunuz” diyorum.
b-Bugün, Hacc Mevsimi sırasında dahi, kuzu kasabı olmak ibadet değil, mutlak günahdır ve yaşlı hayvan kesimine de gerek kalmamıştır. Allah, Kan değil, Sevgi istediğini, Hacc Suresi’nde açıkça beyan etmektedir. Her aile için aylık mutfak masrafının üçte birinin yoksullara aktarılması, kurban demektir. Bugünkü kurban uygulaması ise, gaddarlık ve pisboğazlık tezahürüdür. Yahut da: Kısa süreli et tüketim kooperatifleri kurulmasından ibaret olup, ibadetle asla ilgisi yoktur.
c- “Büyük kurban” ın (Huseyn) başının kesilmesine rıza gösterenler, isterlerse kişi başına yüz kuzuyu bizzat boğazlasınlar, bu hayvancağızlar onlar için Allah’a yaklaşma vesilesi değil, kurban değil, udvan vesilesi olurlar. Anlayana selam olsun!
Prof. Dr. Hüseyin HATEMİ
İslam Hukukçusu
Kaynak: Taraf Gazetesi

1 yorum: